Kuran-ı Kerim’de cennete gitmeyi hak eden müminlerin nasıl karşılanacağı şu şekilde bildirilmiştir: “Onlara melekler, ‘Selâm size! Sabrettiğiniz için (bu nimetler) size verildi. Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!’ derler.” (Ra’d Suresi, 24) Yine başka bir ayette: “Rablerine karşı takvâ sahipleri zümre zümre cennete sevk edilir; cennetin kapıları açıldığında bekçileri onlara, ‘Selâm size, hoş geldiniz! Ebedî kalış yurduna girin!’ der.” (Zümer Suresi, 73) diye bildirilmiştir.
Bu ayetler, müminlerin cennet kapısında rahmet, emniyet ile karşılaşacağını haber verir. İşte bütün bu karşılamayı yapmak için Cennet kapısında bekleyen meleğin adı Rıdvan’dır. Cennetin bekçisi olarak bilinir ve oraya girecek müminleri karşılamakla görevlidir.
Cennet kapısının bekçisi olan Melek Rıdvan adıyla bilinir. O, cennetin nizam ve güveninden sorumlu melektir; cennete girecek kulları Allah’ın izniyle karşılar. Dünyada tevhid üzere yaşayan, kul hakkını gözeten, ibadetlerini ihlâsla işleyen kimse için cennetin eşiğinde Rıdvan’ın karşılaması, “kabul ve hoşnutluk” müjdesini taşır.
Böylece cennete giriş, sadece mekân değiştirmek değil, rızâ-i İlâhîye kabul edilmek demektir. Bu bağlamda müfessirler, cennete girenlerin “selâmla karşılanması”nı iki boyutta okurlar: Birincisi, dünyada imanın gereği olan sabır, ihsan, merhamet ve adaletle yürüyen kulun ecirle taltifi; ikincisi, ahiretin ilk durağında mümine emniyet ve sükûnet verilmesi.
Rıdvan’ın vazifesi, cennet kapılarında nezaret, tertip ve karşılamadır. Cennet, Dârüs-Selâmdır; oraya giren kimse için korku ve hüzün yoktur. Rıdvan meleği cennetin kapısında Müslümanları “Buyurun, hoş geldiniz” hitabı ile karşılayarak, onlara güven verir.
“Rıdvan”, rıza kökünden gelir: hoşnutluk, memnuniyet, kabul demektir. Cennet ise Allah’ın rızasının sonsuz tecelli ettiği yerdir. Bu sebeple kapıda bekleyen meleğin “Rıdvan” diye anılması, cennete girmenin asıl müjdesini işaret eder: Allah’ın kulundan razı olması. Mümin için bağlar, ırmaklar, köşkler nimettir; fakat onların üstünde, hepsini taçlandıran nimet rızâ-i İlâhîdir.
Evet. Kuran, “hazenetü’l-cenne” yani cennetin bekçilerinden söz eder. Onların ortak hitabı “Selâm”dır; ortak vazifeleri, mümine emniyet sağlamaktır. Bu düzen, dünyadaki ihlâs ve istikametin ahirette nizam ve ikrama dönüşeceğini de gösterir.
Kuran-ı Kerim’in çizdiği çerçevede asıl vurgu şudur: Cennetin kapıları açılır, melekler selâm verir, rızâ ve emniyet hâkim olur. Bu, ahirette mümine verilen ilk büyük nimetlerdendir. Kuran-ı Kerim, cennetin kapılarında meleklerin bulunduğunu, müminleri selâmla karşılayacaklarını ve onlara giriş izni verileceğini haber verir; ancak bekçi meleğin ismi olarak “Rıdvan” Kuran’da geçmez.
İsimlendirme, hadis ve rivayetlerde yer alır. Bu ayrımı korumak, nasların bütünlüğüne hürmettir: Kuran özü, hadisler ayrıntıyı verir. Böylece cennet kapılarının mahiyeti Kuran ile bekçi meleğin adı ve kapıların sayısı gibi detaylar sahih rivayetlerle anlaşılır.
Hadiste belirtildiğine göre, Cennet’in kapısında mü’minleri karşılayacak olan meleğin ismi ‘Hâzin’dir. Bu hususta Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyâmet günü, Cennet’in kapısına gelip açılmasını isteyeceğim. (Cennet kapısının bekcisi) ‘Hâzin’: Kim o? der. Ben de: Muhammed, derim. Hâzin; ‘Senden önce kimse için (bu kapıyı) açmamakla emrolundum’ der.’
Cennetin bekçisi olan melek hadislerde, bazı yerlerde Hazin bazı yerlerde Rıdvan olarak anılır. Ancak hem hadisler hem tefsirlerden yola çıkacak olursak genel olarak bilinen adı Rıdvan’dır. Ayrıca cennetin bekçisi olan melekler bir tane değil, sayıca pek çok olup başları “Rıdvan” dır. Hadislere göre Cennet’in sekiz kapısı vardır. Her kapıdaki görevli melekler Cennet’e girmeye hak kazanan mü’min kimseleri davet edecektir. Yani Rıdvan meleğinin görevi hadislere göre cennete gidecek olan müminleri karşılamak ve emniyetle içeri girmelerini sağlamaktır.
Kuran’da cennetin bekçi melekleri zikredilir; müminleri “selâm”la karşılayacakları bildirilir ancak Rıdvan ismi Kuran’da geçmez. Rıdvan’ın cennetin kapılarından sorumlu baş melek olduğu, “hazenetü’l-cenne”nin (cennet bekçileri) reisi sayıldığı rivayet edilir. Kıyamet günü cennetin kapılarında müminleri karşılamak, onlara ikram ve selam ile mukabele etmek Rıdvan ve emrindeki meleklerin görevleri arasında anılır.
Rivayetlerde Rıdvan’ın kapıları açtığı, müminleri selâm ve müjde ile karşıladığı belirtilir. Tasvirler farklılık gösterebilir; ortak mesaj aynıdır: Dünyada Allah’ın rızasını gözeten, kul hakkını gözeten, ibadetlerini yerine getiren, Allah’ın koyduğu emir ve yasaklara uyanlar daha cennetin eşiğinde güzellikle karşılanır.
Cennetin sekiz kapısı bulunur. Bu sekiz kapısı şunlardır: Salât (Namaz) Kapısı, Cihad Kapısı, Reyyân (Oruç) Kapısı, Sadaka/Zekât Kapısı, Hac Kapısı, Af (Affedenler) Kapısı, Eymen (Sağ, mübarek) Kapısı ve Zikir/İlim Kapısı.
Resulullah (s.a.v.) mü’minlerin, dünyada hangi ibadeti ihya etmişlerse o ibadetin kapısından çağrılacağını haber verir. Namazı vaktinde ve huşû ile kılanlar Salât kapısından; Allah yolunda fedakârlık gösterenler Cihad kapısından; orucu hakkıyla tutanlar Reyyân kapısından; infak ve zekâtla malından infak edenler Sadaka kapısından çağrılır.
Ashâb-ı kiramdan Ebû Bekir (r.a.) bütün kapılardan çağrılmanın mümkün olup olmadığını sorduğunda, Efendimiz (s.a.v) bunun Allah’ın lütfuyla bazı kullarına nasip olacağını müjdelemiştir.
İslâm’ın temel rükünlerinden Hac, kendine mahsus bir kapıyla anılır. Affedenler Kapısı, kin ve öfkeyi bırakıp bağışlamayı hayatının esası yapanlara açıktır. Eymen Kapısı, hesap ve azap hususunda Rabbine tam bir teslimiyetle güvenen tevekkül ehline bir ikram olarak zikredilmiştir. Zikir/İlim Kapısı ise Allah’ı anmayı, O’nun dinini öğrenip öğretmeyi şeref bilen kulların kapısıdır. Böylece mü’min, hangi hayrı öne çıkardıysa, o amel onun için bir çağrıya dönüşür.
Şu hakikati de unutmamak gerekir: Ameller sekizden çoktur; fakat bu sekiz kapı, cennetin ana kapıları gibidir. Kişinin hayatında çoğalttığı her güzel iş, bu ana kapılara açılan şerefli geçitler misali olur. Kul, kulluğunu ihlâsla tamamlayıp sabırla sürdürdükçe, o kapıların diliyle “Gel” diyen bir davete mazhar olmayı umar.
Netice itibarıyla cennet, Allah’a iman eden, takvâ üzere yaşayan ve salih amellerle ömrünü bereketlendiren kullar için hazırlanmış ebedî yurttur. Mü’min, dünyada namazla, oruçla, infakla, affın enginliğiyle, tevekkülün sükûnetiyle ve zikir/ilmin nuruyla yol alır; her adımı onu cennete yaklaştırır.