Haram aylar, İslam öncesi Arap toplumunda Hz. İbrahim'den bu yana kullanılan, ayın döngüsüne dayalı kameri takvime ait aylardandır. Bu takvimde aylar, ayın gökyüzündeki hareketlerine göre belirlenir.
Hicret, İslam tarihinde büyük bir dönüm noktası olduğu için Müslümanların Medine'ye göç ettiği Muharrem ayı, Hz. Ömer döneminde takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Böylece hicretin gerçekleştiği yıl, hicrî-kamerî takvimin ilk yılı olarak belirlenmiştir.
Muharrem ayıyla başlayan ve Zilhicce ayıyla sona eren hicrî takvimde yer alan aylar sırasıyla şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîulevvel, Rebîulâhir, Cemâzilevvel, Cemâzilâhir, Receb, Şâban, Ramazan, Şevvâl, Zilkâde ve Zilhicce.
Hicri takvimde yer alan bu 12 ayın dört tanesi haram aylar olarak kabul edilmektedir. Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayı haram aylardandır. Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayı döngü içerisinde art arda gelir ve “serd” (birbirini takip eden); Recep ayı ise tek olduğu için “ferd” (münferid) şeklinde adlandırılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de haram aylar için “el-eşhürü’l-hurum, eş-şehrü’l-harâm, erbaatü eşhur, erbe’atun hurum” ifadeleri kullanılmıştır. Özellikle Tevbe Suresi’nin 36 ve 37. ayetlerinde haram aylar hakkında detaylı bilgi verilmektedir. Ayetlerin meali şu şekildedir:
“Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır. Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah, inkârcı toplumu doğru yola iletmez.” (Tevbe Suresi, 36-37)
Bakara Suresi 217. ayette haram aylarda savaşmanın kesinlikle yasak olduğu vurgulanmıştır: "Sana haram ayda savaşmanın hükmünü soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük günahtır…”
Mâide Suresi’nin 2. ayetinde ise haram aylara karşı saygısızlık edilmemesi gerektiğinden bahsedilmiştir: “Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin…”
Kâbe ile birlikte haram ayların da insanların iyiliği için bir sebep kılındığı ise Mâide Suresi’nin 97. ayetinde bildirilmiştir: “Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.”
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah’ın dört haram ayı vardır; üçü ard arda, biri ise onlardan ayrıdır: Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep.” (Buhari, Müslim)
Haram aylarda yasak olan şeylerden bahseden ve nasıl davranılması gerektiğinden bahseden birçok hadis vardır. Bu hadisler diğer bütün ibadet ve davranışlarımızda olduğu gibi bu konuda da neyi yapıp neyi yapmamamız gerektiğini açıkça karşılamaktadır.
Haram ayların özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Haram aylar barış ayı olarak kabul edilmektedir. Ayetler ve hadisler aracılığıyla açıkça bilgi sahibi olunan bu konuda öne çıkan ilk durum özellikle savaşmanın yasak olmasıdır. Bu aylarda savaşmak, kan dökmek gibi durumlar kesinlikle yasaklanmıştır.
İslam dininde hoş görülmeyen diğer davranışların da bu aylarda özellikle yapılamamaya çalışılması vurgulanmış, yapılan her hatanın sorumluluğunun daha büyük olduğu yine ayet ve hadislerde vurgulanmıştır.
Haram aylar diğer bir yönüyle barış zamanı olarak kabul edilmiştir. Bu aylar, kulların manevi olarak kendilerini daha da güçlendirmek için bir fırsat olarak görülmeli, diğer aylarda yapılan maddi manevi ibadetler imkanlar dahilinde arttırılmalıdır. Bu aylarda yapılan ibadetlerin karşılığının çok daha büyük olduğu, Allah’ın rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu ifade edilmiştir.
Haram aylarda yapılan ibadetlerin, Allah katında karşılığı çok daha büyüktür. Bu aylarda yapılan dualar, tövbeler ve hayırlı ameller, manevi olarak daha etkili ve değerli kabul edilir. Allah’ın rahmet kapılarının sonuna kadar açık olduğu bu dönemlerde, kulların tövbe etmesi, günahlarından arınması ve Allah’ın rahmetine sığınması tavsiye edilmiştir.
Haram aylar, Yüce Allah’ın biz kullarına rahmet ve mağfiret kapılarını sonuna kadar açtığı, kulluk bilincinin tazelenmesi gereken mübarek zamanlardır. Bu aylarda günahlardan sakınmak, ibadetlere yönelmek ve kalpleri arındırmak, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olur. Rabbimizin “O aylarda kendinize zulmetmeyin” emrine uyarak bu zamanları en güzel şekilde değerlendirmek, dünya ve ahiret saadeti için büyük bir fırsattır.