Dinimiz İslam’da ibadetler yalnızca bireysel değil toplumsal etkileriyle de anlam kazanır. Kurban ibadeti bunun en güçlü örneklerinden biridir.
Her yıl Kurban Bayramı’nda yerine getirilen bu ibadet, sadece Allah’a yaklaşmanın değil; aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını gözetmenin, kardeşliği pekiştirmenin ve sosyal adaleti sağlamanın bir vesilesidir. Kurbanla birlikte Müslüman, yalnızca Rabbine değil, çevresine de yönelir. Paylaşmak, yardımlaşmak ve dayanışma gibi temel ahlaki değerler, kurban vesilesiyle hayat bulur.
Ekonomik eşitsizliklerin bulunduğu bir dünyada, kurban ibadeti paylaşma bilincini canlı tutar. Zengin (nisap miktarına sahip) Müslümanların kurban kesmesi, kesilen etin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve toplumun en alt tabakalarına kadar bu ibadet bereketinin yayılması, sosyal adaletin pratikte yaşanmasına vesile olur.
Kurban eti sadece bir gıda maddesi değil; aynı zamanda sevginin, kardeşliğin ve şefkatin somut bir ifadesidir. Zengin ile fakir arasında kurulan bu köprü, toplumun huzuruna doğrudan katkı sağlar. Bu nedenle kurban ibadeti, sosyal dengeyi gözeten bir rahmet kapısıdır.
Mümin, kurban keserken yalnızca kendi ailesini değil, komşusunu, mahallesindeki ihtiyaç sahibini ve hatta uzak coğrafyalarda yaşayan kardeşlerini de düşünür. Bu da dinimiz İslam’ın ümmet anlayışını güçlendirir.
İslam âlimleri genel olarak kurban etinin üçe bölünerek paylaşılmasını tavsiye etmiştir: Bir kısmının aileye, bir kısmının akrabalara ve dostlara, bir kısmının ise ihtiyaç sahiplerine verilmesi. Bu davranış, paylaşmanın bir ibadet haline geldiğini göstermektedir. Bu bilinçle yapılan bir kurban, kalpler arasında muhabbeti artırır, insanlar arasında görünmeyen güçlü bir bağ oluşturur ve gönül köprüleri kurar.
Kurban ibadeti, sadece bireysel bir kulluk değil; toplumsal bir bilinç, bir kardeşlik çağrısıdır. Mümin, kurban sayesinde Allah’a yaklaşırken, topluma da katkıda bulunur. Bu ibadet, dinimiz İslam’ın sadece bireysel ahlâkı değil, toplumsal adaleti de öncelediğini gösterir.
Kurban etinin bir fakirin sofrasına bereket olması, sadece onun karnını doyurmaz; kalbine de umut verir. Kurban, ümmet olmanın, bir vücut gibi hareket etmenin fiilî bir göstergesidir. Bu yönüyle, sadece hayvan kesmek değil; toplumun yaralarını sarmak, ihtiyaç sahiplerine el uzatmak, kardeşliğe katkıda bulunmaktır.
Günümüzde birçok insan, kurban ibadetini bireysel olarak yerine getiremeyebilir. Bu noktada devreye yardım kuruluşları girmekte ve vekâlet yoluyla kurbanların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlamaktadır. Bu organizasyonlar sayesinde, kurban etleri sadece yerel değil, ulusal ve uluslararası düzeyde milyonlarca insana ulaşmakta, mazlum coğrafyalara umut olmaktadır.
Afrika’da, Asya’da ya da savaş bölgelerinde yaşayan bir yetim çocuğun yüzündeki tebessüm, bu ibadetin ne kadar büyük bir etki gücüne sahip olduğunu gösterir. Ancak bu vekâletin de büyük bir sorumluluk olduğu unutulmamalı; kurbanın ruhu, samimiyeti ve niyeti ihmal edilmemelidir.
Vuslat, bağışçılarından vekalet alarak başta ülkemiz ve Gazze olmak üzere Afrika ve Asya kıtasında vacip kurban çalışmaları gerçekleştirmedir. Derneğimiz, 23 yıllık tecrübesi ile güvenilir ve şeffaf bir şekilde kurban çalışmalarını yerine getirmekte, bağışçıları kesim videoları ile bilgilendirmektedir.